https://dorlionjournal.com/index.php/pub/issue/feedDorlion Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi (DASAD) 2025-06-30T00:23:07+03:00Editoreditor@dorlionjournal.comOpen Journal Systems<p><strong>Uluslararası Dorlion Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi (DASAD)</strong>, 2023 yılında kurulan ve yılda iki kez yayımlanan, açık erişimli bir uluslararası akademik dergidir. Dergimiz, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında özgün araştırma makaleleri, inceleme yazıları ve çevirilere yer vermektedir. Tüm gönderimler, çift-kör hakemlik sürecinden geçerek titiz bir değerlendirme aşamasından geçmektedir. Yayın dillerimiz Türkçe ve İngilizce olup, uluslararası akademik standartlara uygun olarak geniş bir okuyucu kitlesine erişim sağlamayı hedeflemekteyiz.</p> <p>Dorlion Journal, bilimsel doğruluk, şeffaflık ve etik standartlara tam uyum ilkeleri çerçevesinde çalışarak, sosyal bilimler alanında nitelikli ve etkili katkılarda bulunmayı amaçlamaktadır.</p> <div class="kt-blog-post__content"> <div> </div> <div> </div> </div>https://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/107Tarihsel Süreç ve Kavramsal Etkileşim Bağlamında Olgu-Değer Dikotomisi ve Pozitivist Düşünce Arasındaki İlişki2025-05-13T22:40:22+03:00Abdülkadir CANSIZakadircansiz@gmail.comİhsan ÇAPCIOĞLUihsancapcioglu@yahoo.com<p>Sosyoloji bilimi, sosyal bilimler arasında disiplinel açıdan bilimsel bağımsızlığını en son kazanan bilimlerden biridir. İlk insandan günümüze, sosyal problemlerin ve hadiselerin var olageldiğini söylemek yanlış olmaz. Bu durum bize mantıksal olarak sosyal hadiseler üzerine düşünmenin insanlık tarihiyle neredeyse aynı zamana dayandığını düşünmemize yardımcı olur. Sosyoloji, insanı ve insan ilişkilerini inceleme ve araştırma konusu olarak seçmiştir. Bu özelliğinin yanında konu ve muhtevası gereği tarihin ilk çağlarına kadar dayanan problem ve tartışmalarıyla bilimsel araştırma ve inceleme yöntemleriyle konu olarak sınırsız sosyolojik problem çeşitliliğini de beraberinde getirmiştir. Bu konulardan bazıları güncel problemleri incelerken, bazıları ise daha eski toplumsal problemlere eğilmeyi tercih etmiştir. Bu sosyolojik problemlerden bazıları tarihin her döneminde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış ve bilim dünyasında diğerlerine nazaran oldukça fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Olgu-değer dikotomisi bilimsel bilginin doğruluğu, kesinliği ve değişmezliği durumu karşısında bilim dünyasında dikkatleri üzerine çekmiştir. Aydınlanma çağı ve pozitivist bakış açısının bilim dünyasında yükselmesi geleneksel bilim anlayışı (değer) temelli bakış açısını, modern ve rasyonel bilim anlayışına (olgu) temelli yaklaşıma doğru değiştirmeye başlamış ve devamında olgusal/nesnel gerçekliğin sosyolojik araştırmalarda da temel kabulle ele alınması konusunda sosyal bilimler gündemini etkisi altına alarak şekillendirmiştir. Bu çalışma, olgu/değer dikotomisinin felsefî ve tarihsel hinterlandına bir ışık tutarak dikotomi tarihinde öncü filozofların olgu ve değer konusuna bakış açılarını gözler önüne sermeyi, “olgu/değer” ve “değerden bağımsız sosyoloji” görüşü hakkında deytaylı inceleme yaparak açıklamayı amaçlamaktadır.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 İhsan ÇAPÇIOĞLU, Abdülkadir CANSIZhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/106Gender Inequality in the Aviation Industry: A Comparative Analysis on the Glass Ceiling Syndrome2025-05-13T17:03:42+03:00Edip DOĞANedogan@adiyaman.edu.tr<p>Today, career development is among the important issues in terms of human resources. Career development can be defined as the process carried out by the human resources on behalf of their employees in order to have qualified human capital. When looking into careers, we find a topic known as "career problems," which is the subject of scientific inquiry. The glass ceiling syndrome is at the top of these problems. By comparing the representation rates of women in top management of East and West-based airline companies, this study assesses the current situation of the glass ceiling syndrome. While the female representation rate in airline companies in the ASEAN region is 28%, this rate is 27% in Western-based companies. This situation shows that women face significant obstacles in accessing leadership positions. Female representation rates’ being lower in airline companies based in the West reveals that gender equality cannot be achieved even in developed countries. The study emphasizes that increasing the proportion of women in top management is important for both social equality and institutional success. It is recommended that strategic steps be taken to ensure greater participation of women in leadership positions.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Edip DOĞANhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/104İfk Hadisesi’nin Sosyal Psikolojik Tezahürleri ve Hz. Âişe'nin Dinî Başa Çıkma Süreci2025-05-15T17:57:22+03:00Hatice ERDOĞANhatice.erdogan@student.asbu.edu.trAsım YAPICIasim.yapici@asbu.edu.tr<p>Bu çalışmanın temel problemi, İfk Hadisesi bağlamında Hz. Âişe’nin yaşadığı psikolojik sıkıntılarla nasıl başa çıktığıdır. Araştırmanın amacı, iffetli bir kadına yöneltilen iftira ve dedikoduların sosyal psikolojik analizini yapmak ve Hz. Âişe’nin bu süreçte geliştirdiği başa çıkma stratejilerini tespit etmektir. Nitel araştırma desenine sahip bu çalışmada, veriler literatür taraması (doküman analizi) yoluyla elde edilmiştir. Bu kapsamda, klasik ve çağdaş İslam tarihi kaynaklarına başvurulmuş, ulaşılan bulgular Pargament’in dinî başa çıkma kuramı temel alınarak analiz edilmiştir. Ayrıca McDonald ve Gorsuch’un “Tanrı’ya teslimiyet ve rıza” yaklaşımına da yer verilmiştir. Psikotarihsel ve psikobiyografi çözümlemelerin tercih edildiği araştırmada; Hz. Âişe’nin yaşadığı yalnızlık, belirsizlik, sosyal izolasyon ve nihayetinde gelen vahiy ile yeniden kazandığı toplumsal statü; onun dinî bağlılığı, manevî dayanıklılığı ve psikolojik direnci üzerinden yorumlanmıştır. Bu kriz, sadece tarihsel bir vaka olarak değil, aynı zamanda evrensel bir insan deneyimi ve psikolojik başa çıkma örneği olarak değerlendirilmiştir. Böylece tarihsel süreçte birey ve toplumu etkileyen travmalar karşısında inananların dinî başa çıkma biçimlerinin, dönemin şartları ve kültürel bağlamda nasıl şekillendiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Betimleyici analiz tekniğiyle yürütülen çalışmada tarihsel bağlam, toplumsal yapı ve kadın kimliği dikkate alınmıştır. Hz. Âişe’nin yaşadığı hadise karşısında kendini savunması, ardından gelen sessizliği, sabrı, tevekkülü ve teslimiyeti psikolojik ve manevî açılardan yorumlanmaya çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Hz. Âişe, kendisini derinden sarsan ve yıpratan zina isnadına karşı masumiyetinden emin şekilde kendini savunmuş, bu süreçte sosyal destek arayışına girmiş ve annesi, babası ve yakın çevresinden destek görmüştür. Sonuçta hem bireysel mücadelesini sürdürmüş hem de ilahî adaletin tecellisini beklemiştir. Nitekim Hz. Peygamber’e gelen vahiy ile masumiyeti ortaya konmuştur. Bu durum Hz. Âişe’nin iş birlikli dinî başa çıkma stratejisini benimsediğini göstermektedir. Ancak bu aşamaya gelene kadar farklı başa çıkma biçimlerini de deneyimlediği görülmektedir. Bu da dinî başa çıkmanın tek biçimli değil çok boyutlu bir süreç olduğunu, inançlı ve dirençli bireylerin bu tür krizlerden güçlenerek çıkabileceğini göstermektedir.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Hatice Erdoğan, Asım Yapıcıhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/105Türk Müzik Kültüründe Ud Çalgısının Kadın Bağlamında İncelenmesi2025-05-18T00:53:43+03:00Cemal AKÜZÜMcemalakuzum@gmail.comMeltem MACİTmeltemmacit@windowslive.comLeyla AKÜZÜMleylaakuzum@gmail.com<p>Ud çalgısı, melodik yapısı ve kendine özgü sesi nedeniyle kültürel mirasımızın önemli bir unsuru olan müzik kültürümüzde farklı bir yere sahip olmuştur. Anadolu’da özellikle müzikal ortamların düzenleyicisi konumunda olan kadınların saray, konak, yalı gibi ortamlarda tanbur ve ud çalgısı başta olmak üzere farklı enstrümanlarla ilgilendikleri görülmüştür. Bu çalışmada kültürel mirasın taşıyıcıları arasında yer alan çalgılardan ud çalgısı; etimolojisi, tarihsel süreci, icrası ve özellikle kadın icracıları gibi değişkenlerle tanıtılarak incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda sosyokültürel ve geleneksel musiki etkisinde gelişen udun ve ud icra eden kadınların Türk müzik kültüründeki yeri ve öneminin anlaşılması amaçlanmıştır. Çalışmanın yapılmasında nitel araştırma yaklaşımı içerisinde yer alan doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma konusu kapsamında ele alınan “Türk Müzik Kültüründe “Ud”, “Türk Müzik Kültüründe Kadın” ve “Ud Çalgısı ve Kadın” başlıkları kapsamında ud çalgısının Türk müzik kültürü açısından önemi, kadın müzisyenler bağlamında açıklanmaya çalışılmıştır. Ud çalgısının Türk müzik kültüründeki konumunun yazılı ve görsel belgeler ışığında incelendiği araştırmanın müzikle uğraşacak ve ud çalgısına ilgi duyan gençleri teşvik etmesi bakımından değerli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca ud çalan Türk kadın bestekârların tanıtılarak kadınların Türk musiki kültüründeki öneminin anlaşılmaya çalışılmasının bilhassa Türk musikisi bağlamındaki kültürel miras çalışmalarına katkı sunacağı düşünülmektedir.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Cemal AKÜZÜM, Meltem MACİT, Leyla AKÜZÜMhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/96Gazzâlî’nin Mevhûm Delillere Yaklaşımı: Usûl-i Fıkıh Çerçevesinde Bir Analiz2025-03-02T16:34:35+03:00Sabriye TAYLANHANsabriyeuresin94@gmail.comAhmet AYDINahmet.aydın@ikcu.edu.tr<p>Bu makale, Şâfiî fakihi ve usûlcüsü Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Gazzâlî et-Tûsî’nin (ö. 505/1111) mevhum delil anlayışını incelemektedir. Fıkıh usûlünde “Mevhûm”, aslî kaynakların dışında yer alan şer’u men kablenâ (bizden önceki şeriâtler), sahâbî kavlî, istihsan ve istislâh gibi delilleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Şâfiî fıkıh doktrininde önemli bir yeri olan Gazzâlî’nin söz konusu delilleri nasıl değerlendirdiği fıkıh usûlü açısından önem arz etmektedir. Nitekim Gazzâlî, bilindiği üzere yaşadığı dönem ve sonraki usûl tedrisine etki eden ve birçok hususta fıkıh usûlüne katkı sağlayan ilmî bir şahsiyettir. Araştırmada klasik metin çözümlemesi yöntemi esas alınarak yürütülmüştür. Araştırmanın amacı, aslî deliller arasında zikredilen Kitâb, sünnet, icmâ‘ ve akıl dışında yer alan şer’u men kablenâ, sahâbî kavlî, istihsan ve istislâh gibi mevhûm delilleri merkeze alarak Gazzâlî’nin delil nazariyesi anlayışını, konuyla ilgili usûl tartışmalarında kullandığı metodu tespit etmektir. Çalışmamızın temel sorusu ise Gazzâli’nin mevhûm delilleri hangi ölçütlerle değerlendirdiği ve bunları delil metodolojisinde nasıl konumlandırdığıdır. Çalışma neticesinde ulaşılan bulgulara göre Gazzâli, bu delilleri hüküm istinbatında zayıf ve zanna dayalı olmalarından dolayı reddetmiş; delil olma yeterliliklerini nass, icmâ’ ve akıl gibi güçlü kaynaklara ilişkilendirerek değerlendirmiştir. Bunun yanısıra Gazzâlî’nin konuya dair görüşleri doğrultusunda usûle kattığı yeniliklere temas edilmiş, bilgi nazariyesine yönelik yakîn-zan ilişkisinin mevhûm deliller ile bağlantısına yer verilmiştir. Gazzâlî’nin bu yaklaşımı; mevhûm delilleri onun hukuk metodolojisi ve epistemolojisi perspektifinde konumlandırmasında ve delil tasnifi hususunda ortaya çıkan belirsizliklerin çözümünde önemli bir teorik çerçeve sunmaktadır.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Sabriye TAYLANHAN, Ahmet AYDINhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/103Hz. Peygamber’in Dezavantajlı Toplumsal Gruplarla Kurduğu İletişim: Empatik ve Kapsayıcı Bir Yaklaşım2025-05-10T16:51:04+03:00Hüsnü Tarık KARAGÖZtarikkaragozedu@gmail.comErşahin Ahmet AYHÜNersahin@ogu.edu.tr<p>Bu araştırma, Hz. Peygamber’in dezavantajlı toplumsal gruplarla kurduğu iletişim biçimini empati ve kapsayıcılık bağlamında incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Tarih boyunca yetimler, engelliler, köleler, kadınlar, yaşlılar ve yoksullar gibi toplumsal grupların maruz kaldığı dışlanma ve ayrımcılık olguları, çalışmanın temel motivasyonunu oluşturmuştur. Hz. Peygamber’in sözlü ve sözsüz iletişim pratiklerinin, modern toplumlarda sosyal adalet, insan onuru ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde nasıl bir model sunduğu araştırmanın ana problematiğini teşkil etmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış; güvenilir hadis kaynakları, siyer kitapları ve modern akademik çalışmalar içerik analizi yöntemiyle taranmıştır. Özellikle sözsüz iletişim unsurlarına, beden dili, jest, mimik ve ses tonu gibi faktörlere özel önem verilmiştir. Hz. Peygamber’in iletişim pratikleri, birey merkezli ve duygusal zekâ odaklı bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Araştırma Hz. Peygamber’in dezavantajlı gruplarla kurduğu iletişimde nasıl bir empatik ve kapsayıcı model geliştirdiğini ve bu model günümüz iletişim yaklaşımlarına nasıl ışık tutmasına odaklanmaktadır. Çalışmanın sınırlılıkları, kaynakların tarihsel bağlama göre yorumlanmak zorunda olması ve incelenen iletişim örneklerinin yalnızca belirli dezavantajlı gruplarla sınırlı tutulmasıdır. Ayrıca, araştırmada daha çok bireysel iletişim örneklerine odaklanılmış, siyasi veya kurumsal düzenlemeler kapsam dışında bırakılmıştır. Çalışmanın özgün değeri, Hz. Peygamber’in iletişim pratiğini yalnızca dini-tebliğ bağlamında değil; modern sosyal hizmet, empatik iletişim, insan hakları ve sosyal psikoloji perspektifleriyle ele alarak disiplinlerarası bir analiz sunmasıdır. Temel bulgular, Hz. Peygamber’in yetimlerle koruyucu ve onurlandırıcı bir ilişki kurduğu; engellilere toplumda aktif roller verdiği; kölelik sistemini ahlaki dönüşümle zayıflattığı; yoksullara yardım ederken onurlarını koruduğu; kadın ve çocuklara birey statüsü tanıdığı; yaşlı bireyleri ise bilgelik ve danışmanlık makamında değerlendirdiği yönündedir. Beden dili, ses tonu ve sözsüz iletişim unsurlarının da bu süreçlerde önemli bir yer tuttuğu tespit edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, Hz. Peygamber’in empatik ve kapsayıcı iletişim modelinin, günümüz toplumlarında dezavantajlı gruplara yönelik hak temelli ve şiddetsiz iletişim stratejileri geliştirilmesi açısından güçlü bir tarihsel ve etik referans sunduğunu göstermektedir. Onun insan merkezli ve bütüncül iletişim tarzı, bireysel ilişkilerden sosyal politikalara kadar geniş bir yelpazede örnek alınabilecek bir model ortaya koymaktadır.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Hüsnü Tarık KARAGÖZ, Erşahin Ahmet AYHÜNhttps://dorlionjournal.com/index.php/pub/article/view/92Kitap Değerlendirmesi: Bauman Sosyolojisinde Kader -Bir Kader Sosyolojisi Denemesi-2024-11-15T19:10:05+03:00Şeyda GİRDAPseydagirdapp@gmail.com<p>Kader kavramının din sosyolojisi alanı dâhilinde yeterince ilgi görmediği fikri doğrultusunda Ümit Harun Akkaya tarafından kaleme alınan Bauman Sosyolojisinde Kader –Bir Kader Sosyolojisi Denemesi- adlı eser, kader kavramına Zygmunt Bauman dünyasından hareketle sosyolojik bir bakışın somut örneğini oluşturmaktadır. Bu çalışmada Akkaya’ya ait eserin literatüre kazandırdığı katkılar bağlamında eleştirel bir bakış açısından hareketle incelenmesi hedeflenmektedir. Söz konusu eser nitel araştırma yöntemlerinden hareketle, kader kavramını kavramsal bir incelemeyle ele almanın yanı sıra Bauman’ın zihin dünyasında kazandığı anlamlar üzerinde konuyu derinleştirirken, aynı zamanda Bauman düşüncesinde kader kavramının birey ve toplumdaki konumunu açıklığa kavuşturmaktadır. Bauman sosyolojisinde kader kavramının spesifik konularda çeşitli meselelerle olan ilgisine de değinen yazar, eserinde kavram hakkında Bauman’ın düşünce yapısına ışık tutarken aynı zamanda kader kavramının bilinen anlamlarının ve kavramsal ilişkilerinin dışındaki farklı temaslarına dikkat çekerek önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Son olarak kader kavramının çeşitli olaylar ve olgularla ilişkilendirildiği eserin konu ile ilgili yapılacak olan çalışmalara ışık tutacak bir niteliğe sahip olduğu ifade edilebilir.</p>2025-06-30T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 Şeyda Girdap